10 Nisan 2009 Cuma

Aura



Aşkı tanımlayabiliriz. Aşkı anlatabiliriz. Ama... Haydar’la Yezide’nin aşkını kelimelere dökmekte, anlatmakta zorlanabiliriz. Onların aşkları insanların konuştukları, aradıkları aşklar değil. Onların aşkları, sözcüklerde değil de içimizde, algılarımızda, duygularımızda, bambaşka bir boyutta bilincin karmaşık sokaklarında yol alarak aşkın aurasında netleşir. Acı duyarız... Ya da hüzün sinmiş bir coşku. Tanrısal bir gücün etkisi sarar ruhumuzu... İşte o zaman yüreğinizde bir açlık hissedersiniz. Önlenemez bir istekle kameranızı alır, auranın ışığı altında, sizi sürükleyen tanımsız bir enerjinin izinden başka sevdalara doğru yol alırsınız. Mantığın işi yok burada. Bu, ışığın coşup kendinden geçmesinden başka bir şey değil. Ne bir erkeğin ne de bir kadının sesi. Düşünce, hiç değil. Yalnızca aşkla hesaplaşmanın başka bir adı. Yezide’yle Haydar’ın aşkı...

0 yorum:

Son Yorumlar



Gizlilik Bildirimi - Privacy Policy