25 Nisan 2009 Cumartesi

Can Dostum


Will, bir üniversitede hademelik yapan süper zeki bir gençtir. Will, bir türlü sokak kavgalarından kendini alıkoyamaz ve başı derde girer. Hapise düşmek üzere olan Will'i bu durumdan kurtarabilecek tek kişi onun yeteneklerini farkeden, okulun profesörlerinden Sean McGuire'dır. Aralarında bir anlaşma yaparlar ve bu zamanla çok özel bir dostluğa doğru yol alırlar..


Sıradan bir hayatı olan Clarence çizgi roman dükkanında çalışmaktadır. Bir gün Alabama isimli fahişeyle tanışır ve ona aşık olur. Fakat onu eski hayatından kurtarmak hiç de kolay bir iş değildir ve bir de Alabama'nın patronundan uyuşturucu çalacaktır. Tony Scott'un kendi çektiği filmler arasında en sevdiği film olan True Romance' ın senaristliğini de Quentin Tarantino yapmıştır.


MS 40,000. yüzyıldayız. Sıfır yerçekiminde salınarak vücudunu sergilemeyi ve serbest aşkı seven saf dilber Barbarella, Dünya gezegeninin uzaydaki temsilcisi olarak zor bir görev üstlenir: yeni bir icadıyla evrendeki barışı tehdit eden Duran Duran isimli çılgın dahiyi bulmak.

Barbarella, Tau Ceti sistemine uzanan arayışı boyunca biribirinden ilginç ve 'muzır' uzaylı ırklarla, tehlikelerle karşılaşır. Hatta yakışıklı ve kör bir meleğin kanatlarında aşk yapma şansı da yakalar.


Bir grup bilimadamı, gizli bir laboratuvarda tüm zamanların en güçlü Pokemon'unu yaratmaya çalışmaktadırlar. Bunun için efsanevi Pokemon Mew'in fosilinde buldukları DNA'yı kullanarak bir dizi biyo-mühendislik çalışmasından sonra Mewtwo'yu meydana getirirler. Yarattıkları şeyin gücünden habersiz olan bilim adamları ve laboratuvarları, Mewtwo'nun uyanışıyla yok olurlar. Kendisini Frankenstein'ın canavarına benzer bir canavar Pokemon olarak yarattıkları için yaratıcılarına kızan Mewtwo, dünyadan intikamını almaya karar verir.

Acemi bir eğitici, kendisini bir Pokemon dövüşüne davet ettiği sırada Ash Ketchum ve iki arkadaşı Misty ve Brock dinlenmektedirler. Ash, ilk ve favori Pokemonu olan Pikachu sayesinde eğiticiyi rahatlıkla alt eder. Güzel bir kızın hologramı belirir ve üçlüyü New Island'a ustası 'dünyanın en büyük Pokemon eğiticisi' nin ev sahipliği yaptığı bir partiye davet eder. Üçlü bu daveti kabul eder. Bu sırada Ash'in başlıca rakipleri Team Rocket (Jessi ve James ikilisi ve Pokemon maskotları Meowth'tan oluşan grup) gizlice hologramı seyretmişlerdir ve onlar da partiye katılmak istemektedirler.

Partiye katılacak bütün eğiticiler, feribot iskelesinde toplanırlar. Büyük bir fırtına feribot servisini görev dışı bırakır ancak bazı eğiticiler (Ash, Misty, Brock ve Team Rocket) Pokemon'larını kullanarak tehlikeli suları aşmayı başarırlar.

Kaleye geldiklerinde, hologramdaki güzel kız Joy, eğiticilere büyük holü gösterir ve onları ev sahibi usta eğitici ve dünyanın en güçlü Pokemon'u Mewtwo'yla tanıştırır.

Bundan sonra, tüm zamanların en büyük Pokemon maçı başlar. Bu mücadele, Mewtwo ve Mew'in teke tek dövüşüyle sona erecektir.


Kaptan Billy Tyne önderliğindeki 6 kişilik ekip, uzun ve yorucu bir kılıçbalığı avından dönerler. Fakat Kaptan Tyne, çok verimsiz geçen avdan hiç de memnun değildir ve tekrar bir yolculuğa çıkarak şanslarını doğuda denemek istemektedir. Yorgun olan ekip önceleri bu fikre karşı çıksa da para kazanma isteği ağır basınca kabul ederler.

Böylece 6 kişilik mürettabatı ile Andrea Gail adlı tekne doğuya doğru yol almaya başlar. Önceleri sorunsuz geçen yolculuk havanın birdenbire bozması ile değişmeye başlar. Telsiz bağlantısı kesilen tekne, yaklaşan fırtınanın büyüklüğünden habersiz şekilde geri dönmeye çalışmaktadır. Bu arada Kaptan Tyne ve ekibi, 30-35 metre yüksekliğe ulaşan dalgaları beraberinde getiren tarihin en büyük fırtınalarından birinin ortasında kalırlar.


Jennifer Lopez, bu muhteşem gerilimde akıl almaz bir yolculuğa çıkıyor. Seri katil Vincent D’Onofrio, son kurbanını öldüremeden komaya girince, bir çocuk terapistinin, onun zihnine girerek, deney aşamasında olan sıradışı bir tedavi yöntemi kullanması gerekir. Katilin zihninde başlayan acımasız av, şimdi onun hayatını da tehdit etmektedir. FBI ajanı Vince Vaughn, terapistin hayatını kurtarabilecek tek kişidir ve bu inanılmaz yolculuğa katılma sırası ondadır!


Kalküta'da bulunan genelevler mahallesi her yaştan kadını barındırıyor. Fotoğrafçı bu çocukları keşfettikten sonra onların hayatlarını değiştirmeye karar verir ve hayatta en çok sevdiği şeyi onlarla paylaşır: Fotoğraf çekmek...

Bütün dünyada değeri bilinmeye başlayan belgesel türünün nitelikli örneklerinden birisi.


Justin McLeod (Mel Gibson), beş yıl önce geçirdiği trafik kazasında yüzünün bir kısmı yanmış olduğundan kasabanın en üç köşesinde yalnız yaşayarak hayatını geçiriyor. Kazada yanında bulunan çocuğun ölmesi sonucu mahkemede yargılanıyor ve suçlu bulunuyor. Onun 'küçük çocukları seven' biri olduğuna inanan halk onu yalnız bırakıyor. Chuck (Nick Stahl) ile başlayan arkadaşlığını sorgulamaya başlayan kasaba halkı, geçmişte olan olayları Justin'a bir daha yaşatmaya başlıyor.


Recep ve Mehmet yazları, köylerinin yakınındaki Tavşanlı kasabasında çıraklık yapmakta olan iki köylü çocuğudur. Recep bir karpuz satıcısının, Mehmet ise bir berberin yanında çalışmaktadır. Her ikisi de sinemaya delicesine tutkundur. Bu tutkunun sonucu olarak geceleri köydeki evlerinin terkedilmiş ahırında bir yandan derme-çatma bir film projeksiyon makinası yapmaya çalışırken, diğer yandan da hayatlarını tümden değiştirecek olan rejisörlük hayalleri kurmaktadırlar. Köyün delisi Deli Ömer de çocukların bu sinema sevdasının tek tanığı ve destekçisidir. Recep bir gün, kasabada oturan ve ineklerine yedirmek için ham karpuzları toplamaya gelen Nezihe adlı, iki kız çocuğu olan dul bir kadınla tanışır. O günden sonra sık sık çay içmek veya kahvaltı etmek için bu kadının evine giden Recep, yaşça ondan büyük olan Nezihe'nin büyük kızı Nihal'e ilgi duymaya başlar. Nihal ise bu yabancı, köylü oğlan çocuğun eve girip çıkmasından bile rahatsız olmakta, ona elinden geldiğince ters davranmaktadır. Küçük kardeşi Güler ise ablasının aksine Recep'e ilgi duymakta, ancak o da bu ilgisine karşılık bulamamaktadır


Doktor Frederick Treves, 1880'lerin kasvetli Londrası'ndaki bi gezici sirkte fil adam lakaplı, çirkin ve son derece anormal bir görüntüsü olan John Merrick'e rastlar. Zalim bir adam olan sirk müdürü Bytes, annesi Merrick'e hamileyken bir filin saldırısına uğradığını anlatmaktadır. Dr. Treves, Merrick'in hastaneye yatırılmasını sağlar. Dr. Treves bir süre sonra pek zeki olmayan Merrick'in korkunç görüntüsünün altında son derece duyarlı ve insancıl birinin olduğunu anlar. Hastanede ilk başta ondan korkan hemşireler de Merrick'e alışacaktır. Talihsiz adamın görünüşüne neden olanın ' multiple neurofibromatosis' isimli nörolojik bir hastalık olduğu anlaşılır. Hastane yaşamı da kolay geçmemektedir. Gece bekçisi bilet keserek fil adamı sergilemeye ve üzerinden para kazanmaya baslar. Bu arada Bytes tekrar ortaya çıkar, onu kaçırır ve kıta avrupasına getirerek onu eski kötü günlere döndürür. Merrick'in tek umudu kaçarak İngiltere’ye dönmektir.


küçüklüğünden beri babası tarafından kükremeyi öğrenen Rayn, afrikadaki vahşi doğaya gitmeyi ister babası bunun uygun olmadığını söyler.ilk fırsatta Rine, trenle vahşi doğaya kaçırılır.Babası ve arkadaşları zürafa,sincap,yılan ve bufaloyla vahşi doğaya yolculuk yapar.Ama Rine,orada kaybolacaktır. AMA BABASI içgüdüleri sayesinde onu bulacaktır.


Emektar CIA ajanı Gaylord Oakes'i zorlu bir görev beklemektedir. Bir sokak serserisi olan Jake Hayes'in tıpatıp benzeri olan ajan kardeşi Kevin Pope öldürülmüştür. Hayes'den bir ajan yaratıp öldürülen kardeşinin yerini almasını sağlamak zorundadır.

Üstelik bu zor işi başarmak için önünde sadece dokuz günlük süre vardır. Aksi takdirde hassas nükleer silahlarla ilgili bir anlaşmanın görüşmeleri başlayacak, bunu başaramaması halinde ise herşey için çok geç olacaktır...


Bei, hayatının sıkıcı ve monoton olduğunu düşünmekte ve eğlence aramaktadır. Bir gün, içgüdülerine uyar ve şüphelendiği iki adamı takip eder. Bu adamların bir kuyumcuyu soyma hazırlığı yaptıklarını fark edince harekete geçer ve onların bu planlarını ortaya çıkarır. Bu cesareti Bei'nin medya tarafından kahramanlaştırılmasını sağlar. Bu sayede Bei, özel dedektiflik yapan Liu'nun dikkatini çeker; Liu'ya göre Bei, çok zengin bir işadamının yıllar önce kaybettiği oğludur. Gerçek ailesiyle tanışabilmek için Kore'ye doğru yola çıkan Bei, gizli bir casus olan babasının onun yıllardır hayalini kurduğu bir yaşam sürdürdüğünü öğrenir. Ancak babası artık çok yaşlanmıştır ve Bei onu bulduğunda ölüm döşeğindedir. Babasını kaybettikten sonra, yaşamını nasıl sürdürmesi gerektiğine dair kafası iyice karışan Bei, fazla bir seçeneği olmadığını fark edecektir: Yaşlı babası ölmeden önce, hem cesaretini ölçmek, hem de biraz para kazanmasını sağlamak için onu bir gizli bir projenin göbeğine yerleştirmiştir. Kendini bir kedi-fare oyunun içinde bulan Bei'nin yolu Türkiye'ye düşer. Ancak burada, beraberinde getirdikleri yüzünden başı Türk polisiyle ve uyuşturucu mafyasıyla belaya girecektir.


Taksi şoförlüğünden özel şöförlüğe geçen Jimmy Tong (Jackie Chan), playboy milyoner Clark Devlin’in (Jason Isaacs) emrinde çalışırken tek bir kural olduğunu öğrenir: Devlin’in kıymetli smokinine asla dokunma! Fakat Devlin “kaza” ile meydana gelen bir patlama sonucunda yaralanıp hastaneye kaldırılınca smokini Jimmy giyer ve kısa sürede bu sıradışı giysinin olağanüstü özelliklere sahip olduğunu keşfeder. Jimmy o andan itibaren en az kendisi kadar deneyimsiz ortağıyla (Jennifer Love Hewitt) ile birlikte casusların tehlikeli dünyasına giriş yapar. O artık gizli ajandır.

Yönetmenliğini Kevin Donovan’ın üstlendiği “The Tuxedo - Smokin”in başrolünde “Rush Hour”, “Rush Hour 2” ve “Shanghai Noon” gibi filmlerin ünlü aksiyon yıldızı Jackie Chan oynadı. Diğer rollerde Jennifer Love Hewitt, Jason Isaacs, Debi Mazar, Ritchie Coster, Peter Stormare’dan oluşan güçlü bir oyuncu kadrosu kamera karşısına geçti.

DreamWorks Pictures’ın sunduğu filmin yapımcılıklarını John H. Williams ile Adam Schroeder gerçekleştirdi. Senaryosunu Michael J. Wilson ile Michael Leeson’ın yazdığı filmin görüntü yönetmenliğini Stephen F. Windon; kurgusunu Craig Herring; prodüksiyon tasarımlarını Paul D. Austerberry ve Monte Hallis; kostüm tasarımlarını Erice Edell Phillips üstlendi. Filmde başlıbaşına bir karakter işlevini gören bilgisayar destekli smokinin tasarımlarını ise Giorgio Armani yaptı.


Bir Kolej öğrencisi olan Charlie, paraya ihtiyacı olduğundan kör bir adama, bir nevi 'bebek bakıcılığı' yapmaya razı olur ama iş, umduğu kadar basit olmayacaktır. Çünkü Emekli Albay Frank Slade' in haftasonu için çok özel bir planı vardır.

Bu plana yolculuk, kadınlar, iyi bir yemek, birinci sınıf şarap, tango, limuzin ve ne yazık ki, bir de 45' lik dahildir. İşin kötüsü, bunları yaparken Charlie' yi yanından ayırmaya da hiç niyeti yoktur.


50'lerin Welton Akademisi, ciddi, disiplinli ve akademik çevrelerde saygınlığı yüksek olan bir okuldur. Okul yönetiminin muhafazakar ve ortodoks tavırları okulu öğrenciler için sıkıcı ve bunaltıcı bir hale getirmektedir. Fakat yeni ingilizce öğretmeni John Keating'in okula atanmasıyla çok şey değişecektir.


Paul ve Jessie Duncan'ın çok sevdikleri 8 yaşındaki oğulları Adam, trajik bir kaza sonucu ölür. Cenaze hazırlıkları yapmakta olan üzgün çift, Dr. Richard Wells adlı gizemli birinden inanılmaz bir teklif alır; oğullarını klonlayarak yaşama döndürmek...

Doktorla şeytani bir anlaşma yaparak teklifi kabul eden çift, Riverton adlı küçük bir kasabaya taşınarak buradaki klinikte hazırlıklara başlarlar. Adam bir kez daha doğar ve büyür. 8 yaşına gelene kadar herşey normaldir, fakat bundan sonra gariplikler başlar


Kolera Sokağı'nda ilginç olaylar yaşanmaktadır. Arap Sado, sokaktaki egemenliğini ailenin küçük oğlu Salih'e (Okan Bayülgen)bırakır. Ancak Salih bu görev için henüz hazır değildir. Metropolün arka sokaklarından birinde yaşanan bu karmaşada Salih, Tina'ya (Müjde Ar)aşık olur.


Sam ve Molly birbirlerine delicesine aşık bir çift. Yeni bir apartmana taşınan çift, yolda serseriler tarafından saldırıya uğruyor ve Sam kavga sırasında öldürülüyor. Ancak Sam bir hayalet olarak yaşamayı sürdürüyor ve sevgilisini tehlikelerden uzak tutmak ve kendi ölümünü planlayanları bulmak için işin inceliklerini öğrenmeye başlıyor. Bu arada insanlarla bir falcı aracılığıyla iletişim kurmayı başaran Sam, adım adım 'öteki dünyaya' ilerlerken Molly'e daha çok aşık olmaktan kendisini alamıyor.


Son yıllarda yıldızı parlayan güzel oyuncu Sienna Miller ve usta aktör Steve Buscemi’yi müthiş bir elektrikle bir araya getiren “Görüşme”, medya ve şöhreti merkezine alan, dengelerin sürekli değiştiği bir hikayeyi anlatıyor.
Bir savaş muhabiri olarak isim yapan Pierre (Buscemi), kendisine kızgın olan editörünün verdiği yeni işten hiç hoşlanmamıştır. Amerika’nın en ünlü pembe dizi yıldızı Katya (Miller) ile bir röportaj yapması gerekmektedir ancak Pierre’in Katya hakkında hiçbir bilgisi yoktur. Bu iki zıt kutup buluştuğunda, Pierre’in küçümseyici, katı politik dünyası ve Katya’nın yüzeysel şöhret dünyası şiddetle çarpışır. Ancak her şey göründüğü gibi değildir. Birbirlerine giderek daha özel itiraflarda bulunan bu iki yaralı insanın bağı kuvvetlense de, bazı gerçeklerin ortaya çıkması türlü aldatmacaları aydınlığa kavuşturacaktır. İkilinin tutku ve gizem dolu atışmaları, perçinleyen bir sürpriz sona varacak ve kimse bu satranç oyununda başladığı noktada kalmayacaktır. Hollandalı yönetmen Theo Van Gogh’un aynı adlı filminin yeniden çevrimi olan “Görüşme”, nükteli tonu, zekice yazılmış senaryosu ve oyuncularının kimyasıyla ilgiyi sürekli ayakta tutan sürükleyici bir film.


Dünya, doğanın gazabına uğramaktadır. Şiddetli kasırgalar Los Angeles'ı haritadan silmiş, Yeni Delhi karlar altına gömülmüş, Tokyo devasa dolu yağışıyla yıkılırken New York ani iklim değişikliği ile dev dalgaların tehditi altında kalmıştır. Bir iklim bilim uzmanı olan Jack Hall, dünyayı, küresel ısınmanın tetiklediği bu felaketten kurtarmak için çözüm arayışındadır


Melekler tekrardan iş başında. Tanık koruma programına alınmış insanların kimliklerine erişmek için gerekli olan şifreyi saklayan yüzükler çalınır ve beklendiği gibi melekler bu yüzükleri bulmakla görevlendirilir. Ama bu sefer karşısında mücadele verecekleri kişi, Demi Moore’un canlandırdığı, onları çok iyi tanıyan “düşmüş” bir melektir


Güzel ve cesur Jo tarafından yönetilen bir fırtına araştırma ekibi, Amerika'nın çeşitli yerlerinde sürekli meydana gelen ani hortum ve kasırgaların nedenlerini araştırmakta ve insanları önceden uyaracak sistemler geliştirmektedir. Grubun eski üyelerinden Bill, bu heyecanlı kovalamacadan çekilmiş ve eski aşkı Jo'nun tam zıttı bir kadınla evlenmek üzeredir.

Bill'in icadı olan ve grubun Dorotyh adını verdiği içi hassas algılayıcılarla dolu bir tankın hortumun içine bırakılması gerekmektedir. Grup bunun için Bill'in de yardımını ister. Jo, Bill ve grubun diğer üyeleri, canlarını tehlikeye atarak bir fırtınaya sokularak görevlerini başarmak için ellerinden geleni yaparlar.

Hız Tuzağı(Speed) filmiyle ün yapan, eski görüntü yönetmeni Jan De Bont, bu özel efekt şaheseri filmi Michael Crichton'un senaryosundan sinemalaştırmış. Film, Amerika'da gösterime girdiği ilk hafta, 41 milyon Dolar ile bir rekora da imza atmıştı.


Kanun kaçağı Wade yakaladığında Evans, bu azılı katili mahkemeye götüremeye gönüllü olur. 3:10 Yuma trenine canlı olarak teslim etmek üzere hareket ettiklerinde, Evans ve Wade birbirlerine saygı duymaya başlarlar. Ancak, Wade’in çetesi ve her köşede bekleyen tehlikeler yüzünden, yolculuk kaderlerine doğru bir göreve dönüşür.


Uluslarası casusluk üzerine kurulu bir ölüm oyununda seçkin ve gizli ajanlar; güç, bilgi ve toplumsal güvenlik adına gizli bir mücadele vermektedirler. Gündem (yaptıkları işler) aslında hiçte göründüğü gibi değildir.

Yeni ve dahice tasarlanmış bir suikast aletinin varlığı yüksek mertebelerde ağızdan ağıza dolaşmaktadır. Kurbanın içine yerleştirilebilen, mikroskobik ve enjekte edilebilen bu silah aktive edilene kadar hareketsiz bir şekilde durur daha sonra kurbanını aniden öldürür ve hiç iz bırakmaz.

Bu aleti ele geçirmek için sürdürülen bu çılgın yarışta sadece iki uzman ve yetenekli kişi; aynı zamanda iki can düşmanı, yeterli beceri ve dayanıklılığa sahiptirler. Biri sadece kod adıyla bilinen Sever’ dır(LUCY LIU). Öldüresiye bir eğitimden geçerek mükkemel bir canlı silaha dönüştürülen Sever, hedefine ulaşıncaya kadar son derece dikkatli ve acımasızdır. Diğeri ise kararlı ve başarılı eski bir FBI ajanı, diğer bir deyişle bir insan avcısı; Jeremiah Ecks’tir. (ANTONIO BANDERAS)

Ecks bir zamanlar kariyerinin en iyi döneminde karısının bir patlamada ölmesi üzerine işinden istifa etmiş ve bu ölüm tüm benliğini suçluluk duygusuyla kaplamış, onun için adeta bir takıntı haline gelmiştir. Şimdi ustasının zoruyla tekrar işinin başındadır ve bugüne kadar iş yaşamında almış olduğu en zorlu görev için ajan Sever'le, en zorlu düşmanıyla yüzleşmek için hazırlanmaktadır.

Bu tehlikeli ödülü almak için sürdürülen korkunç rekabetin ne yazık ki tek bir galibi olacaktır. Fakat kurallar değiştiğinde, bu iki işine kendini adamış rakip göreceklerdir ki yenmeye çalıştıkları kişi aslında güvenebilecekleri tek kişidir.


“Shoot ‘Em Up/Hepsini Vur” karanlık bir mizah anlayışı olan, izleyicileri dur durak bilmeyen yüksek tempolu bir maceraya sürüklemeyi vaat eden, oldukça sıradışı ve yaratıcı bir aksiyon filmi.

Clive Owen, dünyanın en sinirli ve sert mizaçlı adamıyken kendisini dünyadaki en masum şeyi yani yeni doğmuş bir bebeği korumakla yükümlü bulan Bay Smith’i canlandırıyor. Smith ateşli bir çatışmanın ortasında, bebeği doğurtur. Kısa süre sonra anlar ki kimliği bilinmeyen bir güç bu bebeğe ilişkin tüm izleri silmek üzere, Hertz denen birinin (Paul Giamatti) liderliğindeki gizemli ve sonu gelmeyen bir tetikçiler ekibi göndermiştir.

Sayısız kurşun ve akla gelebilecek her türlü ateşli çatışma arasında, Smith, DQ adında (Monica Bellucci) bir hayat kadınıyla güç birliği yaparak, oluşturdukları bu geçici ailenin tüm üyeleri kurşunlara hedef olmadan önce bebeğin hayatının neden tehdit altında olduğu muammasını çözmeye çalışır. Herkes bebeğin ölmesini istemektedir. Esas soru ise şudur: Neden?


Cihan (Okan Yalabık) sürdürdüğü yoğun iş hayatının verdiği sıkıntılardan bir süreliğine de olsa kurtulmak için, şehirden uzak, sessiz bir ev aramaktadır. Aradığı evi Sema Emlak’ta bulur. Taşındığı yeni evinde yalnız olduğunu sanmaktadır. Yanıldığını kısa süre sonra fark eder. Bu evde onunla yaşayan bir de hayalet (Çetin Tekindor) vardır. Hayaletle girdiği savaş sonunda, onu yakalar. Hayaletten daha ürkütücü olan hayaletin kendine ait hikayesidir.


Tam sekiz yıl önce John Hammond,65 milyon yıl öncesi,dinazorların yaşadığı çağa ait sivrisinek fosilerinden alınan kan örnekleri sayesinde,DNA moleküllerinden yaratılan ve genetik mühendisliğin ürünü olan dinazorların özgürce dolaşmasını sağlayan Jurassic Park projesini hayata geçirmişti.Sekiz yıl sonra ise,Isa Sorna adası dışında bir başka ada da bilimsel çalışmalar yapılmış ve burada bazı yeni türlerde de dinazorlar üretilmiştir. Büyük bir Jurassic Park deneyimi yaşamış olan Paleog Dr.Allen Grant,dinazor kemikleri üzerinde yaptığı araştırmalarına devam etmektedir.Bir gün kapısını çok zengin olduklarını söyleyen bir karı-koca çalar.Çift,Grant'e Jurassic Park tesisine uçakla bir tur düzenlemek istediklerini ve kendisinin onlara eşlik etmesini isterler.Allen başta isteksiz görünse de teklifi güzel bir ücret karşılığında kabul eder.Ancak işler istedikleri gibi gitmeyecek ve kandırıldığını öğrenecektir.


Isa Sorna adı verilen bir adada bazı dinazorlar hayatta kalmıştır.Site B kod adlı dinazor üretim tesisinin yer aldığı bu adada çıkan kasırga sonucunda tesisler yıkılmış ve dinazorlar serbest kalmıştır.Aradan geçen dört yıl içinde dinazorlar büyümüş ve birer canavar haline gelmişlerdir.Dinazorların hala hayatta olduğunu öğrenen tesisin kurucusu Milyarder John Hammond,site B'deki ticari potansiyelin farkındadır.Hammond'ın amacı dinazorları doğal çevrelerinde koruyarak dört yıl önce kaybettiği itibarını geri kazanmaktır.

İlk filmde olduğu gibi yine yazar Michael Crichton'ın aynı adlı romanından Akademi ödüllü,dahi yönetmen Steven Spielberg tarafından sinemaya uyarlanan ve muhteşem özel efektlerle süslü nefes kesen bir gerilim/macera.


Michael Chrichton'ın aynı adlı,çok satan romanından dahi yönetmen Steven Spielberg tarafından sinemaya uyarlanan,bütün zamanların en başarılı yapıtlarından birisi olarak tüm Dünya'da izlenme rekorları kıran olağanüstü bir film.

Mağaralarda yapılan kazı çalışmaları sonucunda dinazorların yaşadığı tarih öncesi çağa ait bazı sivrisinek fosilleri bulunur.Milyarder John Hammond öncülüğündeki bilimadamları,son derece ilginç ve karmaşık testler deneyerek bu sivrisinek fosillerindeki kan örneklerini almayı başarırlar.Dinazorların DNA zinciri bir Afrika kurbasıyla birleştirilerek 65 milyon yıl önce yaşamış bu korkunç yaratıklar yeniden yaratılır.Hammond hükümetten kiraladığı bir adada klonladıkları bu vahşi hayvanlar için elektrikli tellerle çevrili bir hayvanat bahçesi kurmuştur.İhtiyar Hammond,bir hafta sonunda Doktor Allen gibi bazı işinde uzman bilimadamlarını Jurassic Park adını verdiği bu hayvanat bahçesini test ettirmek için adaya getirir. Ancak embiryolarını ele geçirmek isteyen biri, güvenlik sistemini devre dışı bırakınca serbest kalan dinazorlar adada dehşet saçmaya başlar...


General Hummel, ABD ordusu adına herhangi bir kaydı bulunmayan gizli operasyonlara katılmış ve komuta etmiştir. Bu operasyonların sonucunda yıllar sonra toplam yüze yakın adamını arkasında ölü olarak bırakmıştır. ABD hükümeti bu gizli operasyonlarda öldürülen kişilere sahip çıkmamakta ve onları reddetmektedir. Bunun üzerine Hummel ve beraberindeki bir grup asker her biri 80,000 kişiyi öldürebilecek V.X. gazlarıyla dolu 15 adet roketi ele geçirir ve Alcatraz adasını içindeki 81 adet turistle birlikte ele geçirirler. Hummel emrinde ölen, ama devletin resmen reddettiği her asker için $1,000,000 tazminat talep eder ve bu talep karşılanmazsa roketlerin San Francicso'yu vuracağını belirtir.

Pentagon, Hummel ile konuşur ve parayı ödemeye yanaşmaz, ama onu oyalamaya karar verir. Bu arada Alcatraz adasına gidip roketleri etkisiz hale geçirecek ve insanları kurtaracak bir tim oluştururlar. Bu time FBI'ın en iyi kimyasal silah uzmanı olan Dr. Stanley Goodspeed de dahil ediler. Özel deniz kuvvetlerinden oluşacak bu tim her türlü çarpışmaya hazırdır, ama işgal altındaki Alcatraz adasına nasıl girecekleri konusunda hiçbir fikirleri yoktur. Alcatraz temelinde bir hapishanedir ve kimse oradan hapishane olduğu süre içinde kaçmayı başaramamıştır, bir kişi hariç. ABD'de 30 senedir hapishanede tutulan John Mason içeriye gizli girişin tek yoludur. Mason istemese de bu time katılmaya zorlanır ve tehlikeli görevleri başlar


Selma Jezkova 10 yaşındaki oğlu Gene ile birer Çek göçmeni olarak bir karavanda yaşamaktadırlar. Bir fabrikada çalışmakta olan Selma kalıtsal bir hastalık nedeniyle görme yetisini yavaş yavaş kaybetmektedir. En büyük amacı gerekli parayı biriktirip oğlunu ameliyat ettirerek aynı akibete uğramasına engel olmaktır. Bu arada akşamları arkadaşı Kathy ile 'The Sound of Music' müzikalinin amatör bir sahnelemesi için prova yapmaktadırlar. Ne var ki olaylar onun istediği biçimde gelişmez, komşusu ve ev sahibi olan Polis Memuru Bill, Selma'dan parasını çalınca onu öldürmek zorunda kalır ve hapisin yolunu tutar. Bu, sonu idama kadar uzanabilecek trajik bir yoldur..


lapd dedektifi durmer bir cinayeti araştırmak üzere alaskaya gelir. aklında bir kişi vardır ama delil olmadığından takibe alır. bu arada yardımcısını kazara öldürür. artık kendiside bir katildir. ve bu bilgiyi bilen bir kişi daha vardır. 6 ay gündüzün yaşandığı bir yere ayak uydurmak hiçte kolay değildir ama onun gibi uykusuzluk çeken bir kişi daha vardır.


Genç ve güzel manken Valentine arabasıyla emekli bir yargıcın köpeğine çarpar. Yargıcın evine giden Valentine, onun gizlice komşularının telefonlarını dinlediğine tanık olur. Bu rahatsız edici duruma rağmen aralarında beklenmedik bir dostluk gelişir ve yaşamları rastlantıların gizemi ile şekillenir. Aşkı kaybeden yaşlı bir adam ve aşkı arayan genç bir kadın, olası bir birlikteliği belkide 40 yıl farkla kaçırmışlardır. pararle bir öyküdeki gen aslında tamda onun için yaratılmıştır ama yolları hiç kesişmez yada biz öle zannederiz...


Robin Williams, insanlara hafıza çipi takılan bir dünyada, insanların kaydedilmiş hatıralarına son montajı yapan kişilerden biridir ve piyasanın en iyilerindendir. Çalıştığı şirketin yöneticilerinden biri ölünce onun hafızasının montajını yapma işi de yine kendisine verilir. Bu görevle birlikte, hayatında gerilimle dolu bir takip başlar.


Güzel ve seksi eşi, evliliklerinde cinsellik olmadığı gerekçesiyle Karol'dan boşanınca talihsiz adamın yaşamı alt üst olur.Eşiyle birlikte tüm mal varlığını, kuaför salonunu kaybeder, aşağılanır, polis tarafından aranır, sonunda beş parasız ve kimliksiz olarak vatanı Polonyaya geri dönmek zorunda kalır, ancak eşiyle tekrar bir araya gelme ümidini hiç ama hiç yitirmez, bazı planları vardır...


julie,ünlü bir besteci olan kocasını ve kızını trafik kazasında kaybeder.kazadan yaralı kurtulan genç kadın yaşama küser ve geçmişini unutmaya çalışır.Özgürlük, Julie'nin geçmişini ardında bırakması, sorunlulukları olmadan yeni bir yaşam şeklini benimsemesidir. bu amaçla evini veçevresindeki insaları terk eder.ancak yalan ve ihtiras dolu ilişkilerin ördüğü bir ağ onu yavaş yavaş dış dünyaya çeker ve yüzleşmek istemediği hayaletlerle karşı karşıya bırakır.


Yıl 1959, “New Yorker” dergisi için çalışan yazar Truman Capote, “New York Times” gazetesindeki bir makaleye takılır. Yazıda, Kansas eyaletinde vahşice işlenen bir katliam ve aynı aileye mensup 4 kişinin öldürülmesi anlatılmaktadır. Capote, daha önce buna benzer çok haber okumuştur ama nedense bu olayda onu çeken birşey vardır. Dergi yazı işlerini de ikna ederek, olayı araştırmak üzere kendisi gibi dergiye yazan çocukluk arkadaşı Harper Lee ile beraber olayın geçtiğe yere yola çıkarlar.


Zamansız ve mekânsız bir öykü… Düzeni yekten bozulmuş bir köye, köy köy dolaşan bir seyyahın, Zekeriya’nın gelişiyle ve beraberinde getirdiği sırlarla başlar film. Zekeriya ile gelen sırlar köye, geri dönülmez bir değişim yaşatacaktır.


Caroline(Kate Hudson) New Orleans 'ın dışındaki köhne bir malikanede yaşayan yaşlı bir kadının(Gena Rowlands) hasta kocasına bakıcılık yapan genç bir hemşiredir.Boş zamanların birinde Caroline bir gün tüm kapıları kilitli olan bu malikanenin tavan arasında ölümcül ve korkunç bir sırla karşılaşır.Aslında her şey o zaman başlayacaktır.


Yaşamı sona ermekte olan Fikret Bey, gençliğinde kendi çapında önemli bir atılım yaparak yerli üretime katkıda bulunmuştur. İşine çok bağlı olan yaşlı adam iflas ederek, hayatının son yıllarını bu problemle boğuşarak geçirmiştir. Bu arada 12 Eylül sonrası karanlığında siyasi suçlu olan oğlu, bir süre hapis yatıp çıktıktan sonra yurt dışına gitmiştir. Oğlunun ve bütün hayatı boyunca emek verdiği işinin kaybıyla elinde hiçbir şey kalmamıştır.

O


Herşey olabilir. Sinema ekranında durmayan yırtıcı bir canavar. Bodrumda gizlenen uğursuz birşey. En büyük korkunuz ne olursa olsun kimse onu Stephen King’den daha iyi bilemez. King’in 1986 yılındaki en çok satan kitabından uyarlanan Annette O’Toole, John Ritter ve Richard Thomas’ın oynadığı insanın korkularına karşı sarsıcı bir gezinti. Küçük bir New England kasabasındaki hain güç, bir palyaçonun (Tim Curry) şeklini alır.


Genç bir psikiyatrist olan Beatriz Vargas, en yakın yerleşim biriminden kilometreleerce uzakta ve 'HİPNOZ' uygulamarı ile ünlü bir senetaryumda iş bulur. Genç doktor hasdtaneye kabul edildiğinin il gününde, diğer meslektaşlarını kıskandıracak bir başarıya imza atar ve yıllardır tedaviye cevap vermeyen genç bir hasta ile iletişim kurmayı başarır. Beatriz' in genç kıza yardım etme çabaları korkunç bir olayla boşa çıkar. Genç kız, bilekleri kesilmiş h^^alde ölü bulunmuştur. Hafıza kaybı olan bir başka hastanın da uyarıları ile birlikte Beatriz, içinden çıkılması güç bir çıkmaza girer. Genç kızın ölümünün ardındaki esrar perdesi aralanırken, Beatriz aslında hiç birşeyin göründüğü gibi olmadığını fark eder...


Rıza İstanbul Adana arasında taşımacılık yapan bir kamyon şöförüdür. Hayatta sahip olabildiği yegane şey olan ipotekli kamyonu İstanbul'a yaptığı son seferinde arızalanır. Kamyonu tamir ettirmesi için gereken parası olmadığı için umutsuzca para aramaya başlar. Bu süre içerisinde İstanbul'da içi hep bir umutla bekleyen insanlarla dolu bir otelde kalır. Rıza, para bulamayınca çaresiz bir şekilde yıllar öncesinde terk edip gittiği Aysel'e baş vurur. Aysel, Rıza'nın karşına hiç ummadığı bir anda ve bir istekle çıkmış olmasından ötürü şaşkın ve kırgındır; onu kovar. Kamyonunu kaybedeceği korkusuna kapılan Rıza para bulamak için sonunda o andan sonra peşini bırakmayacak olan korkunç bir suça bulaşır. Sıyrılmak istediği günah sonunda onu aslıda benzer bir sırrı huzursuz bir şekilde taşıyan Aysel'e götürür. Ne var ki, bir araya gelmelerini engelleyen 'görünmez' bir duvarın kıyısında kalıvermişlerdir.


Rock’n’roll yıldızı Nick Rivers’ın, Nazi Almanya’sında verdiği konser sırasında yaşadıkları...


Üniversiteden yeni mezun olmuş genç bir gazeteci ve sevgilisi, ülkeyi arabayla gezerek, seri katiller hakkında yazacakları kitap hakkında araştırma yapmaktadırlar. Amaçları bu seri katillerin yaşadığı ve cinayetlerini gerçekleştirdikleri mekanları gezmektir.

Yolda rastladıkları Early Grace adlı eski bir mahkum ve sevgilisi Adele, bu seyahatlerini unutulmaz hale getirir. Seri katil araştırması yapan çift, gerçek bir seri katille aynı arabada seyahat etmek durumunda kalacaktır.


Moskova'daki Karanlık ve Aydınlık arasında devam eden savaşta bir adam (Khabensky) bu iki büyük gücün herşeyle beraber tüm dünyayı da yok etmesini engelleyebilmek için uğraşmaktadır.


Janjan yoksul ve mütevazi Anadolu kasabasında yaşayan genç ve zararsız bir delidir. Evinde barındığı Murtaza Efendi, ömrünün son demlerinde başlık parası olarak arazisini vererek köyden genç ve çok güzel bir kızı eş olarak alır. Kıza istediğini yapamayan Murtaza Efendi kasabada alay konusu olurken, tüm delikanlılar için de Güzel adlı kız bir ilgi alanı olmuştur. Ancak Murtaza Efendi kızı sokağa çıkarmamaktadır ve onu rahatlıkla görebilen tek kişi Janjan’dır. Janjan’la Güzel’in kader birliğinden doğan arkadaşlığı bir süre sonra aşka dönüşür ve kız hamile kalır.


Ünlü manken Jennifer Tree (Elisha Cuthbert) bir seri katil tarafında tuzağa düşürülerek kaçırılır, hiç tanımadığı bir taksi şoförü ile birlikte küçük bir odaya hapsedilir. Sadistçe yapılan işkencelere maruz kalan Jennifer ve şoförün hapsedildikleri mahzenden kaçmaya çalışırken verdikleri mücadele onları duygusal olarak birbirlerine yaklaştıracaktır. Ancak zaman geçtikçe olay daha da karmaşık bir hal alır , acaba Jennifer’in kaçınılmaz sonu ölüm mü?


Bir günün ardından büyük şehirlerin bir çoğu uzaylılar tarafından yeryüzünden silinir. Hayatta kalanlar görece basit teknolojileri ve akıllarıyla ziyaretçileri durdurmazsa birkaç gün içerisinde insan ırkı yok olacaktır.

Son Yorumlar



Gizlilik Bildirimi - Privacy Policy