16 Şubat 2009 Pazartesi

Dövüş Klubü - Fight Club



Konu : Fincher burjuvaziye sert bir eleştiri getirirken görsel açıdan da çok çok iyi bir şölen sunuyor seyircilere. Filmde dıştan bakınca çok fazla şiddet varmış gibi görünebilir ama bu şiddet insanı rahatsız edici değil. Yeni tekniklerle yapılan kamera çekimleri de gerçekten etkileyici. Mutlaka izlenmesi gereken filmlerden biri..

Yönetmen: David Fincher
Oyuncular: Brad Pitt, Edward Norton, Helena Bonham Carter, Meat Loaf

IMDB Puanı: 8.5 / 10








Aslında eleştiri yazmak gibi bir alışkanlığım olmasa da internette çeşitli forumlarda ve eleştiri çevrelerinde yanlış anlaşıldığını ve haksızlık edildiğini düşündüğüm fight club hakkında kendimce bir savunmaya girişme ihtiyacı hissettim. Aslında fight club ın yanlış anlaşıldığını söylemekte biraz abesle iştigal-zira film mesajlarını herkesin kendine göre algılayacağı bir biçimde veriyor,ve izleyiciye karşı didaktik,dediğim dedik bir tavır yerine üzerinde uzunca düşünülmesi ve bir karara varılması gereken bir hikaye ve anlatım biçimi sunuyor.Bende bu anlamda filmi anladığım,algıladığım şekilde sizlere sunmaya çalışacağım bu yazıda.

Öncelikle forumlarda sıkça rastladığım ve uygun cevap veren kimse bulamadığım "şiddete yöneltme" mevzusuna değineyim. Durmadan filmin kavgayı bir stres atma yöntemi olarak sunduğu konuşuluyor ama aslında bence filmdeki karakterler için kavga bir stres atma yönteminden daha farklı bir şey;yaşamakla eşdeğer! Tyler ve Jack in bardan çıktıkları sahnede ne diyordu Tyler? "bana sıkı bir tane geçir,hayatın boyunca hiç kavga ettin mi? bir yumruk yedin mi? ben bir yumruk yemeden ölmek istemiyorum"(tam olarak böyle değildi ama buna benzerdi) Bireyselleşmenin had safhaya ulaştığı bir toplumda fiziksel temastan kaçınmak,bedeni ve işlevlerini alabildiğine sınırlamak,bedensel iletişim yerine araya makineleri sokmak,zihinsel iletişimsizliği bedendede göstermek ve vücudun varlığını yatsırcasına onu varlığını hatırlatacak her türlü acıdan korumaya çalışmak sonuç olarak gözümüze çarpar. Filmde bu iletişimsizliği yenmenin veya antitezine ulaşmanın yolu fiziksel acı çekmenin karşılıklı olarak yaşandığı dolayısıyla bir kişiin değil bireylerin hep beraber gerçekleştirdiği kavgada vücut bulmasına tanık oluyoruz.Peki bunu bir çözüm olarak mı sunuyor film? Zannetmiyorum,çünkü bu Jack in birebir iletişimew girdiği seyircilerin değğil bizzat jack in kendi kendine bulduğu bir çözüm yolu.Zaten şunu da bir parantez içinde belirtmeliyim ki,film hiç biryerinde yaptığı saptamalara bir reçete sunma iddiasında değil,sadece böyle bir toploum yapısı içinde bir bireyin yaşadıkları anlatılıyor. Bu bakış açısına bir örnek olarakta tyler ın jack in elini bir kimyasalla yaktığı sahneyide örnek verebiliriz herhalde(?)A cıdan kaçmak için kendimizi ruhla veya o tür "safsatalarla" meşgul etmeyi bırakıp bedenimizin farkına varmalıyız evvela.

Bu noktada karşımıza alman filozof nietzsche çıkıyor.Hatta işin esası filmin neredeyse tamamı nietzshe nin söylemleriyle dolanıyor etrafta. Ne diyor tyler jack e? "ancak bir gün ölüp gideceğini kabullenirsen,bu kaderini kabullenirsen gerçekten özgür olursun" üstün insan a giden yolun kaderini sevmekten geçtiğini söylemiyormuydu nietzshe? Gün gelecek ve öleceğiz,ve o zaman bedende bitecek ve bilinç kalmayacak,dolayısıyla ancak yaşamımızın sonunun geldiğinde bizi daha güzel yerlere götürecek bir sırat köprüsü düşüncesi bu yaşamımızı reddetmekten,onu küçümsemekten başka hiçbir şeye yaramaz.insanlar ölümden o derece korkmuşlardır ki,ölümden sonra yaşamın devam edeceği düşüncesini kullanmak durumunda kalmışlardır. Ve bu düşünce daha sonra ahlak kurallarıyla birleşip egemen güçlerin insanları kendi çıkarları doğrultusunda kullanmasına yardımcı olmuştur.şeriat,engizisyon mahkemeleri,afaroz edilme..daha bunun gibi onlarca örnek yok mudur acaba? Peki oturma odasına durmadan yeni bir takım almak için çalışan ve toplum içerisinde örnek birisi olmak için uğraş veren Jack in tyler la tanışmadan önce ki hali pek mi farklıdır yüzyıllar boyunca bu düşünce aracılığıyla kullanılmış kitlelerden? O da gün gelip öleceğini düşünmeden durmadan geleceği için uğraş verip durmuyor mu? Bu önemli bence..... Peki tyler her anlamda bir kurtarıcı mı jack için?Bu noktada yine nietzshe yi devreye sokalım,şu anda kelimesi kelimesine hatırlayamadığım bir tümcesinde "canavarla savaşan insanın dikkatli olmasını,zira canavarla uzun süren savaşan insanın kendisininde bir canavara dönüşeceğini" söyler kendisi. Baskıcı ve kendi kesin doğruları olan bir toplumda tyler ın getirdiği militarist hatta "faşist" örgüt,ve örgütün Hasan Sabbah ın haşhaşilerini andıran "emir kulları" canavara karşı savaşanın yarattığı canavar değilse nedir?Bu anlamda finalde Tyler' ı öldürmek için,yani kendi içinde ki canavarı öldürmek için boğazına sıktığı kurşunla en başta konuşamayan Jack in yanında marlayla beraber dururken sesinin aniden düzelmesi,ve havai fişek patlamalarını andıran bir biçimde binaların patlamasını izlemesi,hem içindeki hemde dışındaki cvanavarı yenmiş ve kaderini,eylemlerini kabullenmiş görüntüsü insana bir üstün insanın doğumunu gösterir gibi..

Ve bu çok açıdan izlenebilecek ve bu söylediklerime daha iki katı kadar ekleme yaptıracak kadar ayrıntıyı içinde barındıran film için,bu filmle ilgili düşünmek için küçük bir başlangıç niteliğinde olan yazımın sonuna geldim.Daha adamakıllı düşünemediğim penguen imgesi ve filmin erkekliklerini kaybetmiş insanların oluşturduğu terapi grubu bölümleriyle başlayan derin "ataerkil toplum yapısı" ve gizli eşcinsellik temalarına değinemeden..

1 yorum:

Adsız dedi ki...

süpersinnnnnnnn

Son Yorumlar



Gizlilik Bildirimi - Privacy Policy